Şafak 40 Komitesi tarafından Amerika İstanbul Başkonsolosluğu önünde düzenlenen "Amerika'yı telin Şehitlere ve Direnişe Vefa Eylemi" basın açıklaması metni

ŞAFAK 40 KOMİTESİ TARAFINDAN AMERİKA İSTANBUL KONSOLOSLUĞU ÖNÜNDE DÜZENLENEN "AMERİKA'YI TELİN, ŞEHİTLERE VE DİRENİŞE VEFA EYLEMİ" BASIN AÇIKLAMASI METNİ
 
Bismillahirrahmanirrahim
 
“Müminlerden öyle erler vardır ki, onlar Allah’a verdikleri söze sadakat gösterdiler; onlardan kimileri adaklarını yerine getirdi, şehit oldu, kimileri ise sırasını beklemektedir. Onlar, hiçbir bedel veya bahane karşılığında sözlerinden dönmediler.”  (Ahzab süresi ayet 23)
 
Değerli bacı ve kardeşlerimiz,
 
Bugün bizler buraya, şu yüksek duvarlar arkasındaki Amerikan konsolosluğu önüne, tarihi bir görevimizi ifa etmek için geldik… Onun için buraya gelişimizin adını, “Amerika’yı telin, şehitlere ve direnişe vefa” koyduk.
 
Şu anda bütün yeryüzü coğrafyasında dünya müslümanları bir dönüm noktasına girmiş bulunmakta.  İslam ümmetinin en azgın düşmanı büyük şeytan Amerika gerçekleştirdiği alçakça bir saldırıyla Müslümanları can evinden vurdu. Bu ümmet, Hz. Hamza misali bir şehit daha kazanarak, General Kasım Süleymani gibi en aziz bir evladını hak yolunda kurban sundu...
 
Bütün geçmişi, katliam, soykırım, işgal, darbe ve yıkımlarla dolu olan emperyalist Amerika, siyonist İsrail rejimi ve onların bölgedeki aşağılık işbirlikçileri, gerçekleştirdikleri bu son saldırı ile hakk batıl savaşında yeni bir dönemin kapısını açmış oldular.
 
Kuşkusuz ki, müstekbir ve tağutların doğasında zulüm ve saldırı, cinayet ve katliam, azgınlık ve zorbalık vardır. Onların doğasında sultacılık, tahakküm ve yağmacılık vardır. Onların doğasında insanların onurlarını çiğneme, haklarını gasp etme, yurtlarını işgal etme, zenginliklerini talan etme vardır. Onların doğasında ilahlık taslama, şeytanın bayrağını dikme vardır.
 
Bundan dolayıdır ki, bu müstekbir ve tağutlar, bölgedeki çıkarlarına, şeytani varlıkları ve kirli planlarına son vermek isteyen bütün Müslümanları, bütün ve direnç noktalarını yok etmek için bir an olsun durmuyorlar, geceli gündüzlü saldırılarını sürdürüyorlar.
 
Amerika’nın Bağdat havaalanı yolunda gerçekleştirdiği gece saldırısı, günümüzde gerçekleştirilen alçakça bir saldırı olduğu gibi, gerçekte bu saldırı, Nemrud ve Firavunların, Ebu leheb ve Yezid’lerin hak ehline ve hak cephesine yönelik sergilediği amansız ve azgın saldırıların günümüzdeki yeni bir tezahürüdür. 
 
Putkarın İbrahim Halilullah ve tağut yıkan Musa Kelimullah’a yönelik şiddet ve saldırıların anlam ve amacı ne ise, Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis gibi, İslam kahramanlarına yönelik sergilenen bu kanlı saldırının amacı da odur. 
 
Çünkü bu aziz şehidlerimizin varlığı ve verdikleri mücadele, zamanın Firavun ve Nemrud’larının İslam dünyasındaki işgal, sulta ve zorbalıklarına tamamen son vermek içindi.
 
Değerleri kardeşlerimiz, 
 
Kudüs gücü komutanı Şehid Kasım Süleymani ümmetimizin siyonizme ve küresel müstekbirlere karşı mücadelesinde yetiştirdiği emsalsiz bir şahsiyetti. O sadece bir ülkenin ve bir halkın evladı değildi. O bütün İslam ümmetinin atan bir kalbi, izzet ve azamet dolu bir yüreği idi. Bütün ömrü cihad ve mukavemet siperlerinde, hususen Filistin ve Mescid-i Aksa’nın savunulmasında geçen, Allah’tan başka hiçbir güçten korkmayan, zillete boyun eğmeyen bir mücahiddi. 
 
Onun içindir ki, Süleymani’nin şehadetiyle acıların en büyüğüne gark olanların başında şerefli Filistin halkı gelmektedir. Bütün Filistin direniş hareketlerinin yayınladıkları taziye mesajları, kurdukları yas çadırları, Şehid Kasım Süleymani’nin onlar nezdinde ne büyük bir değer ve aynı zamanda ne büyük bir kayıp olduğunu göstermektedir.
 
Büyük şeytan Amerika, böylesi bir lideri ve komutanı attığı füzelerle parça parça etse de, aslında parçalanan kendi şeytani düzenidir. Şehid Süleymani’nin yanmış bedeni, Amerikan emperyalizmininin bütün dünyada nasıl ateşler içinde kalacağının sebebi ve müjdesi olmuştur. Amerika bu meşum saldırısı ile her yandan kendisini saracak olan cehennem alevlerini üzerine çekmiştir.
 
Artık kalemler tarihi yazarken, Amerikan emperyalizminin ayaklarının yeryüzünün her bir yanında nasıl kırıldığını, ellerinin nasıl kesildiğini ve başının nasıl dağıtıldığını yazacaktır. 
 
Kalemler zamanın Firavunu olan bu büyük şeytanın ayaklarının altındaki toprağın kendini nasıl sarsıp savurduğunu yazacaktır. 
 
Kalemler, artık İslam dünyasında Amerikan sultacılığından bir eser kalmadığı günleri yazacaktır. Tarih, denizden nehire, bütün Filistin’in özgürleştiği, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın siyonist işgalden kurtulduğu günleri yazacaktır. 
 
Kardeşlerim bacılarım,
 
Hiç kimsenin en küçük şüphesi olmasın, İslam beldeleri ve Müslüman halkların Amerikan çizmeleri altında kaldığı dönem kapanmak üzeredir. Kendini yeryüzünün ilahı sanan bu büyük şeytan, Ümmetimizin kahraman savaşçılarının, izzet ve azamet dolu direniş cephesinin ayakları altında ezilecektir. 
 
Zamanın tağut ve müstekbirleri kendilerini bekleyen mukadder akibeti geciktirmek, o karanlık ömürlerini biraz daha uzatmak için ellerinden gelen her yolu başvuruyorlar. Başvurdukları ilk yol, İslam ümmeti arasında ayrılık, ihtilaf ve çatışma çıkarmaktır. Ne yazık ki tarih boyunca başvurdukları bu yolda başarılı olmuşlar, Müslümanları etnik, mezhebi ayrılıklar üzerinden birbirine düşürmüşlerdir. 
 
Rabbimiz Kur’an’da bize düşman olarak Amerika gibi azgın müstekbirleri, İsrail gibi gasıp Siyonistleri tanıtıyor. Onun içindir ki, bizim en büyük düşmanımız büyük şeytan Amerika ve gasıp siyonist İsrail rejimidir. Öfkemiz onlaradır, kavgamız da onlarladır. Düşmanların kirli oyunlarına, tuzak ve komplolarına düşmeden her vesileyle ümmet olarak birbirimizle ellerimizi birleştirmeli, kardeşliğimizi ve vahdetimizi güçlendirmeliyiz. Sözlerimiz ve amellerimiz hem düşmanların oyunlarını bozmalı, hem de kardeşliğimizi daha da güçlendirmelidir.
 
Bu ülkenin Müslümanları olarak bu büyük şeytanın konsolosluğu önüne geldik, burada kimilerimiz Sünni kimilerimiz Şiidir. Kimilerimiz Türk ve Kürt, kimilerimiz Arap ve Boşnaktır. Mezhebimiz ve kavmiyetimiz her ne olursa olsun, biz biriz, ümmetiz ve kardeşiz. Büyük şeytan Amerika’nın karşısında Ümmet olarak ayakta duracak, ümmet olarak direnecek ve ümmet olarak kazanacağız. Allah’ın izniyle pek yakında ümmet olarak özgür Kudüs’ümüze ulaşacağız…
 
Bugün burada kendilerini rahmetle ve minnetle andığımız Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis gibi aziz şehidlerimiz, bundan önce kutlu bir cihadla birlikte şehadete ulaşan Abbas Musavi, Ahmed Yasin, Fathi Şikaki ve Abdulaziz Rantisi gibi büyük kurbanlarımız bize bu yolu öğrettiler. Onların kendileri bu yolda yürüdüler. Bu yolda mücadele ettiler ve bu yolda şehadete ulaştılar...
 
Hepimize düşen en büyük görev de, bu aziz şehidlerimizin bayrağını daha da yükseklere kaldırarak İslam ümmetinin tarihine yeni zaferleri eklemek, Kudüs’ümüzün özgürlüğüne daha da çok yakınlaşmak, İslam’ın ve ümmetin azılı düşmanlarına tarihin en ağır yenilgilerini tattırmaktır.
 
Bu vesileyle son söz olarak, bu vefa gününde Rabbimize söz veriyoruz:
 
Ya Rab! Hz. Hamza misali sana uğurladığımız bu aziz şehidimizin yolundan, müstekbir ve Siyonistlerle mücadele hattından ayrılmayacak, büyük şeytan Amerika, siyonist İsrail ve onların suç ortaklarıyla mücadeleden bir an olsun geri durmayacağız!
 
Ya Rab! İslam’ın ve Müslümanların en azgın düşmanı büyük şeytan Amerika’nın İslam dünyasındaki varlığına son vermek için sürdürülen her mücadelenin yanında duracak, bütün varlığımızla şehidlerimizin mirasına ve direniş cephesine sadık kalacağız.
 
Ya Rab! İslam ümmetinin onuru ve şerefi olan direniş ekseninin korunması için hiçbir sorumluluktan kaçmayacağız, ümmetimizin topyekun kurtuluşuna kadar cihad ve direniş siperlerinden çıkmayacak, zulüm, saldırı ve tehditlere boyun eğip teslim olmayacağız.
 
Ya Rab! Ümmet kardeşliğimizi bozacak tuzaklara düşmeyecek ve Müslümanları birbirine düşürecek oyunlara fırsat vermeyecek, birlik ve beraberliğimizi sonuna kadar muhafaza edeceğiz. 
 
Ya Rab! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl bu azgın düşmanalara karşı bizleri zafer yollarına ulaştır!
 
ŞAFAK 40 KOMİTESİ